4 Şubat 2010 Perşembe

B FORMLARIYLA İLGİLİ YENİ TEBLİĞ YAYIMLANDI

396 SIra Nolu VUK Genel Tebliği ile 2010 yılında verilecek B formlarıyle ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Bilindiği gibi daha önce 362 Nolu Tebliğle B formlarının yıllık değil aylık olarak verilmesi uygulamasına geçilmişti. Yeni tebliğde formların verilme süresi sonraki ayın son günü olarak belirleniyor. Bu da uygulamada KDV beyannamesinin verilmesini takiben B formlarının da hazırlanması gerektiği anlamına geliyor. 396 Nolu Tebliğin tam metni şu şekilde:

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
(Sıra No: 396)


Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun[1] 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350[2] Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362[3] ve 381[4] Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle de bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmıştı.

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

1- KAPSAM

Yükümlülük Kapsamındaki Mükellefler

Bilindiği üzere, belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirme yükümlülüğü, bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsamaktadır.

1.1.1. Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirimde bulunmayacaklardır.

Buna karşın, işletme hesabına göre defter tutmakta iken, bilanço esasına geçen mükelleflerin, bilanço esasına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirim formu verme zorunlulukları bulunmaktadır.

1.1.2. Kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyetten yararlandıkları hesap döneminden itibaren Ba-Bs bildirim formu vermeyeceklerdir.

1.1.3. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin de Ba-Bs bildirimi verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu bildirimler, bu mükelleflerin kanuni merkezleri tarafından, merkez ve şube bilgileri birleştirilerek verilecektir. Ancak, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olup, münhasıran serbest bölgede şubesi veya temsilciliği bulunan mükellefler, bildirim formlarında merkez bilgilerini dikkate almaksızın yalnızca serbest bölgede faaliyette bulunan şubelerinin mal ve/veya hizmet alış/satışlarını bildireceklerdir.

1.1.4. Kollektif şirketler ve bilanço esasına göre defter tutan adi ortaklıkların Ba-Bs bildirim formları ortaklık veya şirket adına bunların vergi kimlik numaraları kullanılarak verilecektir. Ortaklık veya şirket adına verilmesi gereken bildirimlerin ortaklardan herhangi birinin vergi kimlik numarası kullanılarak verilmesi halinde bildirim formları hiç verilmemiş kabul edilecektir.

1.1.5. Birden fazla şubesi bulunan mükelleflerin bildirim formlarının merkez tarafından şube ve merkez bilgileri birleştirmek suretiyle verilmesi gerekmektedir.

1.1.6. Diğer taraftan, 362 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile noterlere yönelik olarak getirilmiş bulunan bildirim yükümlülüğü, 2010 yılından itibaren kaldırılmıştır.

1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar Ve Hadler

1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dahil tutarlar dikkate alınacaktır.

Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde tevkifattan önceki brüt tutarlar dikkate alınacaktır.

Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır.

1.2.3. Herhangi bir mal ve hizmet alış veya satışına bağlı olarak, ödemenin gecikmesi ve döviz kurlarının değişmesi suretiyle ortaya çıkan ve fatura düzenlenmek suretiyle alıcıya/satıcıya yansıtılan vade veya kur farkı gelirleri/giderleri de haddi aşması halinde bildirimlere dahil edilecektir.

1.2.4. Bir kişi veya kurumdan yapılan alışların kısmen veya tamamen iade edilmesi durumunda, bu iadeler söz konusu kişi ve kuruma yapılan satış olarak dikkate alınacaktır.

Aynı şekilde, bir kişi veya kuruma yapılan satışlardan bir kısmının veya tamamının iade alınması durumunda, bu iadeler söz konusu kişi ve kurumdan yapılan alış olarak dikkate alınacaktır.

1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.

Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır.

Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar.

1.2.6. Döviz alış-satışı yapan mükellefler ile yetkili müessese izin belgeli ve altın borsasına üye olup kıymetli maden alış-satışı ile uğraşan mükellefler belirli miktarın üzerindeki alış-satış bilgilerini Bakanlığımıza bildirmek zorunda olduklarından, bu işlemlerini ayrıca Ba ve Bs bildirim formlarıyla bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar.

Diğer taraftan, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin, döviz büroları ve yetkili diğer kuruluşlardan yapmış oldukları döviz alış-satışlarını Ba ve Bs bildirim formlarına dahil etmelerine gerek bulunmamaktadır.

1.2.7. Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.

2- BİLDİRİMLERİN DÖNEMİ VE VERİLME SÜRESİ
2.1. Dönemi

Yükümlülük kapsamındaki mükelleflerin mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirilmesi gerekmektedir.

Mal ve/veya hizmet alış/satışlarının bildirilecekleri aylık dönemler, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirlenir.

2.2. Verilme Süresi

2.2.1. Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler.

2.2.2. Mükellefiyetin terki halinde bildirim formları, işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar verilmek zorundadır. Bu bildirimler, kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükelleflerce veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensuplarınca verilecektir.

2.2.3. Bildirim verme zorunluluğu bulunan mükellefin ölümü halinde, bildirim formlarını verme sürelerine, Vergi Usul Kanununun 16 ncı maddesi hükmü uyarınca üç ay eklenir.

2.2.4. Tasfiyesi devam eden mükellefler bildirim formlarını, tasfiye süresince aylık dönemler halinde vereceklerdir. Tasfiyenin başladığı aya ait bildirim formları ise tasfiye öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın düzenlenecektir.

Diğer taraftan, tasfiye sonunda bildirimler tasfiye kararının tescil edildiği tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar tasfiye memuru veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından verilecektir.

2.2.5. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun[5];

- 18 inci maddesi uyarınca gerçekleştirilen birleşmelerde, münfesih kurumun birleşmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, birleşilen kurum veya 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

- 19 uncu maddesi uyarınca yapılan devirlerde, münfesih kurumun devrin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, devir alan kurum veya 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

- 19 uncu maddesi uyarınca gerçekleştirilen tam bölünmelerde, münfesih kurumun bölünmenin gerçekleştiği döneme ilişkin bildirimleri bunlar adına, münfesih kurumun varlıklarını devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi biri veya 3568 sayılı Kanununa istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından,

takip eden ayın son günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.

3- BİLDİRİMLERİN VERİLME ŞEKLİ VE DOLDURULMASI

3.1. Bildirimlerin Elektronik Ortamda Verilme Zorunluluğu

3.1.1 Bilanço esasına göre defter tutan ve 376 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine[6] göre beyannamesini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, Ba ve Bs bildirim formlarını da elektronik ortamda https://e-beyanname.mb-ggm.gov.tr/ adresinden vermek zorundadırlar.

3.1.2. Bildirim formlarını elektronik ortamda veren mükelleflerin kağıt ortamında (elden veya posta ile) verdikleri bildirim formları hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir.

3.1.3. Bildirimlerin elektronik ortamda verilmiş sayılabilmesi için sistem üzerinde onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç, bildirimlerin verilmesi gereken sürenin son günü saat 24:00'ten önce tamamlanmalıdır.

3.1.4. Vergi dairesi değişen mükellefler, bildirim formlarını en son bağlı oldukları vergi dairesine göndereceklerdir.

3.1.5. Elektronik ortamdaki bildirim formları;

- Kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükelleflerce gönderiliyorsa; formu düzenleyen kısmına mükellefe ilişkin bilgiler, formdaki yeminli mali müşavir kısmına ise, varsa yeminli mali müşavirlere ilişkin bilgiler yazılacaktır.

- Yeminli mali müşavirce gönderiliyorsa; formu gönderen bölümünde yeminli mali müşavirin bilgileri yer alacaktır. Formu düzenleyen bölümüne varsa serbest muhasebeci/ serbest muhasebeci mali müşavire ait bilgiler, yoksa mükellefe ait bilgiler yazılacaktır.

- Serbest muhasebeci/ serbest muhasebeci mali müşavir tarafından gönderiliyorsa; formu gönderen ve düzenleyen bölümlerine serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirin bilgileri yazılacaktır. Mükellefin yeminli mali müşaviri varsa yeminli mali müşavir bölümü de doldurulacaktır.

3.2. Bildirimlerin Doldurulmasında Uyulacak Esaslar

3.2.1. Bildirimlerdeki alış/satış bedelleri, Türk Lirası (TL) olarak doldurulacak ve kuruş bilgileri gösterilmeyecektir.

Bir kişi veya kurumdan yapılan alış ve/veya satışlarda birden fazla belge olması halinde kuruş ihmali belge bazında değil, belgelerin toplam tutarı üzerinden yapılacaktır.

Diğer taraftan, birden fazla sayfadan oluşan (nakli yekûnlu) faturalar tek fatura olarak kabul edilecektir.

3.2.2. İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde Gümrük Beyannamesi giriş tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

Ayrıca serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içine yaptıkları satış işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır.

Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde "1111111111", ihracat işlemlerinde ise "2222222222" olarak kodlanacaktır.

3.2.3. Bir kişi veya kurumun birden fazla şubesinden yapılan mal ve/veya hizmet alımları, muhasebe sistemi gereği ayrı ayrı takip edilse bile, birleştirilerek Ba bildirim formunda tek satır olarak gösterilecektir.

Aynı şekilde, bir kişi veya kurumun birden fazla şubesine yapılan mal ve/veya hizmet satışları da birleştirilerek, Bs bildirim formunda tek satır olarak gösterilecektir.

3.2.4. Bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar.

3.2.5. Ba ve Bs bildirim formlarının Tablo II bölümlerinin doldurulması sırasında kullanılacak "ülke kodu" bilgileri Tebliğ ekinde yer almaktadır. (Ek:3)

4- CEZAİ UYGULAMA

4.1. Bildirimlerin Süresinde veya Tam Olarak Verilmemesi

Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır. Söz konusu cezai işlemin uygulanmasında, Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilecek ve tek özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

4.2. Bildirimlerin Düzeltilmesi

4.2.1. Mükellefler elektronik ortamda gönderip onayladıktan sonra, bildirimlerinde hata veya eksiklik bulunduğunu tespit etmeleri halinde, bunları yeniden düzenleyerek göndermek suretiyle düzeltme yapabilirler.

Ba ve Bs bildirim formlarından herhangi birinde hata yapıldığının belirlenmesi halinde, sadece hata yapılan bildirim formunun düzeltilerek gönderilmesi gerekmektedir.

4.2.2. Düzeltme işlemlerinde, hatalı veya eksik olarak düzenlenmiş bulunan bildirim formları tamamen iptal edilmekte ve düzeltmeleri içerecek şekilde düzenlenerek verilen bildirim formu geçerli kabul edilmektedir. Dolayısıyla, düzeltme amacıyla düzenlenen bildirim formlarının, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm alış-satış bilgilerini içerecek şekilde doldurulması gerekmektedir.

4.2.3. Bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde herhangi bir ceza uygulanmayacak olup, bu süre geçtikten sonra yapılan düzeltmelerde ise, düzeltilen her bir form için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca işlem yapılacaktır.

5- YÜRÜRLÜK TARİHİ

Bu Tebliğde belirtilen usul ve esaslar, Ocak 2010 dönemi ve sonraki aylık dönemlere ilişkin olarak verilecek bildirimler için uygulanacaktır.

Tebliğ olunur.

3 Şubat 2010 Çarşamba

TÜRK TİCARET KANUNU’NDA DÜZENLENEN “CARİ HESAP” SÖZLEŞMESİ VE MUHASEBE UYGULAMASI

Yazan: Mustafa KOCAMEŞE

1.CARİ HESABIN TANIMI VE NİTELİĞİ
Birbirleriyle devamlı iş ilişkileri veya ticari bağlantısı olan kişiler arasında meydana gelen akitlerde alıcı ve satıcı sıfatları her akitte yer değiştirebilir. Birinci işlemde A alıcı iken diğerinde B alıcı durumuna geçebilir. Bu gibi durumlarda tarafların karşılıklı alacaklarını takas etmeleri gereksiz ödemelerin önüne geçecektir. Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan “cari hesap” özel bir takas müessesidir. Cari hesabın tanımı TTK md. 87’de yapılmıştır. Bu tanıma göre: ”İki kimsenin para, mal, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacaklarını ayrı ayrı istemekten vazgeçip bunları kalem kalem borç ve alacak şekline çevirerek hesabın kesilmesinden çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine dair bulunan sözleşmeye cari hesap sözleşmesi denir”(TTK md. 87/1).
Görüldüğü gibi cari hesabın iktisadi işlevi tarafların karşılıklı borçlarının ifasını özel bir takas rejimine tabi kılmaktır. Böylece cari hesap sözleşmesi borçların ifasını geçici bir zaman için erteler.
Cari hesap kavramından muhasebede "birbirleriyle ilişkide bulunan iki kişinin aralarındaki borç ve alacak doğuran işlemlerini kay¬dettikleri hesap veya hesaplar" anlaşılmaktadır. Yani bu tanıma göre muhasebedeki cari hesaptan, tarafların bazen alıcı, bazen satıcı olmaları durumunda bütün borç ve alacak ilişkilerinin bir arada izlendiği hesap anlaşılacağı gibi, tek taraflı olarak; alacak ve tahsilatların (Alıcı Hesapları) veya borç ve ödemelerin (Satıcı Hesaplan) veya sadece ödeme ve tahsilat nedeniyle oluşan borç ve alacakların ayrı ayrı izlendiği şahıs hesapları da (Ortaklar Hesabı) anlaşılmaktadır.
Cari hesap müessesi sözleşme ile kurulur. TTK, cari hesap sözleşmesi ile ilgili düzenlemeleri yapmasına rağmen yasalarda cari hesaptaki kayıt düzeni ile ilgili bir düzenleme yoktur. Cari hesabın muhasebe tekniğini ve düzenini:
-İç muhasebe,
-Dış muhasebe bölümlerine ayırarak inceleyebiliriz.
Cari hesap sözleşmesine göre yapılacak kayıtların taraflar arasında hüküm ifade etmesi iç muhasebe kayıt ve düzeni ile ilgilidir. İç muhasebedeki kayıtlar ve belgeler tarafların tercihlerine göre şekillenir ve tarafları bağlar.
Cari hesabın dış muhasebe düzeni ise sözleşmenin üçüncü şahıslar bakımından da sonuç doğurmasıyla ilgilidir. Cari hesapla ilgili verilerin üçüncü şahıslar açısından etkili olması bunların muhasebe temel ilke ve kurallarına uygun olarak, yasa gereği tutulması zorunlu defterlere aktarılmasına bağlıdır.

2. CARİ HESAPTA ŞEKİL
Şekil, bir sözleşmenin geçerli olması veya ispatı için iradenin açıklanmasında belirli kalıplara uyulması gerekliliğidir.Bazen bir sözleşmenin oluşması belirli bir şekle uyulmasına bağlıdır. Bu şekle uyulmadıkça sözleşme geçerli olmaz. Bu halde şekil geçerlilik şartıdır. Sözleşmenin meydana gelmesi için bir şekil gerekli değilse fakat uyuşmazlık halinde ispat için şekil şartı aranıyorsa burada şekil ispat şartıdır.
Cari hesap sözleşmesi yazılı yapılmadıkça muteber değildir (TTK md. 87/2). Buna göre cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılması lazımdır. Yazılı yapılmayan sözleşme geçerli olmaz ve taraflar açısından sonuç doğurmaz.

3.CARİ HESAP SÖZLEŞMESİ
1.Cari Hesap Sözleşmesinin Unsurları
Cari hesap sözleşmesinin unsurları zorunlu ve tamamlayıcı unsurlar olarak ikiye ayrılabilir.Cari hesap sözleşmesinin zorunlu unsurları şunlardır.
a.Yazılı olma: TTK 87/2 ‘ye göre cari hesap sözleşmesinin geçerli olması için yazılı yapılması şarttır. Yazılı olma temel unsurdur. Yazılı olmayan cari hesapta bakiye tesbiti ve bağlayıcılık kazanması mümkün değildir.
b.Taraflarla ilgili yeterli bilgi: Sözleşmenin taraflara ait olduğunun anlaşılabilmesi bakımından ad, soyad, ticaret unvanı gibi bilgiler sözleşmede yer almalıdır.
c.İmza, gerekiyorsa kaşe: Sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olması için ilgilisi tarafından imzalanması gerekir.
d.İçerik unsuru: Cari hesap sözleşmesinde içerik açıkça belirtilmelidir.
Cari hesap sözleşmesinin tamamlayıcı unsurları şöyle sıralanabilir.
a.Hesap dönemi: Cari hesapta hesap dönemleri sözleşme ile belirlenebilir. Sözleşmede belirtilmemişse teamül ile saptanır. Bu ikisi de yoksa her takvim yılı sonu hesap döneminin kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır(TTK md. 92).
b.Faiz türü ve miktarı:Taraflar faiz ve komisyon miktarını sözleşme ile tesbit edebilir(TTK md. 94).
c.Tarafların adresleri: Adreslerin sözleşmede yer alması tebligatlarda kolaylık sağlar.
d. Diğer unsurlar: Tarih vb.
2. Cari Hesap Sözleşmesinde Taraflar
Cari hesap sözleşmesi en az iki kişi arasında olur. Bu şahıslar gerçek veya tüzel kişi olabilir.Cari hesaba taraf olabilmek için hukuki ehliyete haiz olmak gerekli ve yeterlidir.

4. CARİ HESAP SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜMLERİ
1. Cari Hesaba Geçirilebilecek Alacaklar
Cari hesap özel bir takas rejimidir. Kural olarak ancak taraflar arasındaki muaccel alacaklar cari hesaba geçirilir. Muaccel olmayan alacaklar cari hesaba geçmez. Ancak bunun aksi sözleşmeyle kararlaştırılabilir.
Ticari senetlerden doğan borç ve alacağın geçerliliği ancak tahsili halinde mümkündür. Ticari senedin cari hesaba geçirilmesi tahsil şartıyla olur (TTK md. 88). Cari hesaba kaydedilip sonradan tahsil edilemeyen ticari senetler sahibine iade edilir ve kaydı silinir (TTK md. 89).
Bazı alacaklar nitelikleri gereği cari hesaba geçemezler. TTK md. 91’e göre; Takası mümkün olmayan alacaklar, belirli bir yönde sarf edilmek üzere veya ayrıca emre amade teslim alınan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez. Tacirler arasındaki cari hesap sözleşmesinden önce doğmuş alacaklar da cari hesaba kaydedilemez. Bu hüküm mutlak değildir. Sözleşmeyle aksi kararlaştırılabilir.
2. Alacağın Cari Hesaba Geçirilmesinin Sonuçları
a. Alacağın Yenilenmesi
Yenileme (tecdid) mevcut bir borcun yeni bir borç meydana getirmek suretiyle sona erdirilmesidir. Yenileme halinde, borçlu, yeni bir borç meydana getirmek suretiyle (edimini yerine getirmeksizin) mevcut borcundan kurtulur.Bunun sonucunda yeni bir borç meydana gelir.
Cari hesaba geçirilen bir alacak sadece geçirilme ile yenilenmiş olmaz(BK md 15/1). Hatta TTK md 88/2 ye göre bu geçirilme tarafların rızası ile dahi olsa yenileme olmaz. Ancak taraflar anlaşarak aksini kararlaştırabilir. Bununla beraber hesap devresi sonunda hesap kesilir ve saptanan bakiye taraflarca kabul edilmiş olursa bu kalem yeni devre için yenilenmiş sayılır(BK md. 15/2).
Cari hesaba borç yada alacak kaydı borç yada alacağı doğuran sözleşme ve işlemlere ilişkin tarafların haiz oldukları dava ve savunma haklarını düşürmez(TTK md. 88/1).
Kanunda yenilemeden söz edilmekle beraber, burada yenilemenin en önemli hükmü uygulanmaz. Yenileme borcu sona erdiren bir sebeptir. Bu nedenle yenileme olursa borcu güvence altına alan teminatlar da sona ererler ve yeniden verilmedikçe yeni borcu temin etmezler. Oysa cari hesapta bakiyenin kabulü yenileme sayıldığı halde önceki devredeki kalemlerden birisi için teminat verilmişse, aksi kararlaştırılmadıkça, bu teminat yeni bakiyeye de teminat oluşturur.
b. Cari Hesabın Bütünlüğü
Cari hesap alacak ve borç kalemleriyle bir bütündür. Cari hesabın devamı süresince taraflardan hiçbiri borçlu yada alacaklı değildir. Cari hesabın alacak veya borç kalemlerinde taraflardan biri lehine fazlalık çıkabilir. Ancak bu fazlalığın cari hesap fesih yada tasfiye edilmeden parçalanmasına, parça parça talep, tediye, dava ve takip edilmesine imkan yoktur.
Tarafların hukuki durumları yani borçlu yada alacaklı olmaları ancak hesabın kesilmesiyle belli olur(TTK md. 95).
c. Cari Hesapta Takas
Cari hesap özel bir takas rejimidir. Bu sebeple kalem kalem cari hesaba yazılan alacak ve borçlar takas oluncaya kadar varlıklarını muhafaza ederler. Takas hesap döneminin sonunda yapılır.

5.CARİ HESAPTA FAİZ
Cari hesabın alacak kısmına kaydolunan tutarlar için sözleşme veya ticari teamüller gereğince alındıkları günden itibaren faiz işler(TTK md. 85/5). Alacağın niteliğine , borcun faize tabi olup olmamasına bakılmaksızın cari hesap kapsamındaki tüm alacak kalemlerine faiz uygulanır. Ancak alacak kalemlerinin cari hesaba kaydedilebilir nitelikte olması gerekir.
TTK md. 93‘e göre de “Borç ve alacak kalemlerinin birbirinden çıkarılması neticesinde hasıl olan bakiye için de tesbit edildiği günden itibaren faiz işler. Buna göre faizin uygulanacağı kalem ya cari hesabın alacak kısmına kaydedilen tutardır veya borç ve alacağın birbirinden mahsubundan elde edilen bakiyedir.
1. Cari Hesapta Faizin İşlemeye Başlaması
Alacak kalemlerinde TTK md. 85’e göre alındıkları günden itibaren faiz işler. Alacak kalemlerinin cari hesaba kaydedilmemiş olması ona faiz uygulanmasına engel değildir. Hükümde geçen “alındığı gün”den amaç cari hesap ilişkisi içinde alacağın istenebilir nitelikte ortaya çıktığı tarihtir. O halde cari hesap kapsamındaki bir alacağın doğmasıyla faiz işlemeye başlar.
Tebliğinden itibaren belirli bir süre içinde itiraz edilmeyen cari hesap bakiyesi ağlayıcılık kazanır(TTK md. 92/2). Borç ve alacak kalemlerinin birbirinden çıkarılması neticesinde hasıl olan bakiye için tesbit edildiği günden itibaren faiz işler(TTK md. 93). Bakiyeye itiraz edilmiş veya gerçek bakiyenin tesbiti ile ilgili dava açılmış olması bu hükmü etkilemez.
TTK’nun 94. maddesi bileşik faiz ve diğer hükümleri düzenlemiştir. Bu madde hükmüne göre taraflar üç aydan aşağı olmamak üzere diledikleri zaman faizlerin anaparaya eklenmesini kararlaştırabilirler.Buna göre bileşik faiz uygulanabilmesi için hesap dönemleri en az üç ay olmalıdır. Taraflar ayrıca hesap devrelerini, faiz ve komisyon miktarlarını sözleşme ile kararlaştırabilirler. Aralarındaki anlaşmanın hükümlerine göre komisyon ve başkaca giderlerin ödenmesini isteyebilirler(TTK md. 90).
2. Faizin Hesaplanması
a.Normal Faiz Metodu
Faizin ve faiz işlemlerinde yer alan diğer unsurların saf bir rakam olan başlangıç sermayesine dayanılarak hesaplanması halinde normal faiz metodu kullanılır.
c = anapara
P= Aksi belirtilmedikçe yıllık faiz oranıdır.
t = süre ( gün ay, yıl)
z = faiz tutarı olmak üzere;
z = c.p.t
(100) (360)*

b. Bileşik Faiz Metodu
Bileşik faiz hesabında faiz tutarı daima değişen bir sermaye üzerinden hesaplanır. Yani her hesap devresi sonunda hesaplanan faiz tutarı sermayeye ilave edilir.İzleyen hesap devresinin faiz tutarı bir önceki devrenin faiz tutarını da kapsayan sermaye üzerinden hesaplanır.
c = anapara
i = devre faiz haddi
n = devre sayısı(yatırım süresi zarfında faiz tutarının sermayeye ilave
edilme sayısı)

kn = n. Devre sonundaki sermaye tutarı olmak üzere;
kn = c( 1+i )n şeklinde hesaplanır.*

6.CARİ HESAPTA HESAP DEVRESİ VE ANLAŞMA SÜRESİ
Cari hesapta hesap devresi ve anlaşma süresini birbirinden ayırt etmek gerekir. Bir cari hesap anlaşması içinde bir çok hesap devresi bulunabilir. Hesap devresi ile bakiyenin tesbiti, bu bakiyenin muaccel olması sonucunu doğurmaz. Bakiye yeni hesap dönemine devredilir.
1.Anlaşma Süresi
Cari hesap sözleşmesinde taraflar arasındaki hukuki durum, alacaklılık veya borçluk sıfatları, ancak sözleşmenin sona ermesi ve hesabın kesilmesi ile olur ve bakiye ancak o anda muaccel hale gelir(TTK md. 95). Sözleşmede süre belirtilmiş olup olmamasına göre cari, hesap sözleşmesi süreli ve süresiz olarak ikiye ayrılır. Sözleşmede bir süre belirtilmemişse sözleşme süresiz kabul edilir.
2.Hesap Devresi
Hesap devresi cari hesap sözleşmesinden doğan alacak ve borç durumlarının zaman zaman kontrol edilmesi amacıyla kabul edilen bir süredir. Süreli veya süresiz olabilen cari hesap anlaşmasının içinde bir çok hesap devresi olabilir.Sözleşme ile veya ticari teamül ile belirlenen hesap devreleri sonunda cari hesabın kapatılması ve borç ve alacak kelemler arasındaki farkın tesbit edilmesi lazımdır(TTK md. 92/1). Hesap devresi hakkında sözleşmede bir hüküm veya ticari teamül olmaması durumunda hesap devresinin sonu kanunda takvim yılının son günü kabul edilir.
Hesap devresi sonunda tesbit edilen bakiyenin hüküm ifade etmesi bunun diğer tarafça kabul edilmesine bağlıdır. Buna bakiyenin tanınması denir. Tesbit edilen bakiyeyi gösteren cetvel alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde noter marifetiyle veya taahhütlü bir mektupla veya telgrafla itiraz etmezse bakiyeyi kabul etmiş sayılır(TTK md. 92/2). İtirazın geçerli olması için mutlaka yukarıda belirtilen şekilde yapılması gerekir.

7.CARİ HESAP İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Tek Düzen Hesap Planında "cari hesap" adı altında bir hesap yoktur. Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği çerçevesinde "cari hesap" kavramından, üçüncü kişiler (Alıcılar, Satıcılar, Ortaklar Hesapları gibi) ile olan ilişkilere ait hesaplar (Şahıs He¬sapları) anlaşılacaktır. Bir kişi veya kurumun hem alıcı, hem de satıcı olması durumunda, her ne kadar satışlardan doğan alacaklar ile, alış¬lardan doğan borçlar ayrı hesaplarda izlense bile genellikle bu hesaplar ödeme veya tahsilat ile kapanmayacaktır. Çünkü pratikte böyle bir durumda ta¬rafların tahsilat ve ödeme yapmaları söz konusu olmayacak, taraflar aralarında mutabakat sağladıktan sonra hesap kalanları aynı ise birbirleriyle karşı¬laştırılarak kapatılacak veya bakiye varsa borçlu tarafından ödenecek veya bakiye tek bir hesaba aktarılacak ve bilançoya yansıtılacaktır. Bu anlamı ile, iki kişi arasındaki bütün işlemler ayrı hesaba kaydedilse bile, sonunda yine bir hesapta toplanacak ve taraflar bakiye üzerinden hesaplaşa¬caklardır. Dolayısıyla muhasebede cari hesap bir kişiye olan borç ile o kişiden olan alacağın ister aynı hesapta, ister ayrı hesapta izlensin matematiksel olarak belirlendiği bir çizelgedir.
Cari hesap işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde cari hesap için hesaplanan dönem bakiyeleri ve bunlara uygulanan faizin muhasebe kayıtları esastır.
Örnek:
X ve Y firmaları bir cari hesap sözleşmesi yapmışlardır. Sözleşmeye göre hesap mutabakatı üçer aylık dönemler halinde yapılacak ve alacağın kesinleştiği tarihten itibaren aylık %2 oranında faiz uygulanacaktır. Hesap mutabakatı yapıldıktan sonra fark tesbit edilerek cari hesap döneminin kesildiği tarihe kadar faiz hesaplanacaktır.
Yapılan hesap kesiminde X firması lehine 1.190.000.000 TL bakiye çıkmış ve bu bakiyenin kaynaklandığı işlemin gerçekleşme tarihinden itibaren 19.833.000 TL faiz hesaplanmıştır.Buna göre;
X Firmasının Kaydı
___________ / ___________
120.02 Y Firması 19.833.000
649.01…Diğer Gelirler 19.833.000
___________ / ___________
Y Firmasının Kaydı
___________ / ___________
780 FİNANSMAN GİD. 19.833.000
320 X Firması 19.833.000
__________ / ____________

8.CARİ HESABIN SONA ERMESİ
Cari hesabın sona erme nedenleri şöyle sıralanabilir:
1. Süresi belirli bir sözleşmede sürenin sona ermesi(TTK 96/1). Ancak taraflar cari hesabı aralarında sürdürürlerse cari hesap süresiz hale dönüşmüş olur.
2. Bir müddet kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin feshi ihbar etmesi(TTK 96/2). Yasada herhangi bir süre öngörülmemiş olduğundan sözleşmenin feshi ihbarı diğer tarafa vasıl olduğu anda hüküm ifade eder ve sözleşme sona erer. Ancak fesih hakkı iyiniyet kurallarına aykırı kullanılmamalıdır.
3. Taraflardan birinin iflas etmesi cari hesabı sona erdiren bir sebeptir(TTK 96/3). Anacak hesabın tasfiyesi ilk hesap devresi sonunda başlayabilir.
4. Belirli süreli cari hesaplarda taraflardan biri ölür veya hacir altına alınırsa her iki taraf veya halefleri on gün önceden haber vermek koşuluyla cari hesap mukavelesini feshedebilir. Ancak bakiyenin ödenmesi ancak ilk hesap devresi sonunda mümkün olabilir(TTK md 97).
5. Taraflardan birinin alacaklısı onun hesap bakiyesini haciz ettirdiği gün hesap kapatılarak bakiye tesbit edilir.(TTK 98/1). Cari hesap sözleşmesinde tarafların hukuki durumu hesap devresinin sonunda bakiyenin tesbiti ile ortaya çıkar. Alacaklının bu bakiyeyi haczettirmesi mümkündür.Ancak bakiyeyi haciz ettiren alacaklı bakiyenin alacağına tekabül eden kısmın derhal icra dairesince ödenmesini isteyemez. Bunun için hesap devresinin sona ermesi gerekir. Borcundan dolayı haciz tebliğ edilen taraf on beş gün içinde haczi kaldırmazsa diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir, etmezse haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler eklenmek suretiyle ağırlaştırılamaz. Yalnız haciz anından önce meydana gelmiş hukuki münasebetlerden doğan kalemler istisnadır(TTK md.98).

9. CARİ HESAPTA ZAMANAŞIMI
Cari hesabın tasfiyesine, hükmen tayin olunan bakiyeye veya faiz bakiyelerine, hesap hata ve zuhullerine, cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya mükerrer kayıtlara ilişkin davalar, beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar(TTK md. 99).
Zamanaşımı süresinin başlangıcı ise davaya konu olan işlemin yapıldığı hesap devresine ait bakiyesinin kabul edildiği veya kabul kabulü için gerekli sürenin itirazsız geçtiği andır.

SONUÇ
Muhasebe açısından cari hesap borçlu veya alacaklı olan kişilerin izlendiği şahıs hesaplarıdır. Bu hesaplarda bakiyeler birlikte veya ayrı ayrı izlenerek sonuçta bakiye tesbit edilir.
Ticaret hukukundaki cari hesap ise sözleşmeyle oluşturulmuş bir kurumdur. Bu cari hesapta taraflar hem alacaklı hem de borçlu durumundadırlar. Alacaklarını karşılıklı olarak istemekten vazgeçip sonuçta çıkan bakiyeyi isteyebilirler. Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bu anlamdaki cari hesap için yazılı bir sözleşmenin varlığı şarttır.